English Idioms and English Proverbs
İngilizcede deyimler nasıldır ? Deyimlerin ingilizceleri ve türkçe açıklamaları. İngilizcede deyimlerin anlamları altta verdiğimiz örneklerdeki gibidir. Umarım işinize yararlar. Derslerinizde yüksek not almanız dileğiyle.
- I am in red
Boğazıma kadar borca battım.
- I drink cofee once in a blue moon
Ayda yılda bir kahve içerim
- When poverty comes in at the door, love flies out at the windows
Yokluk kapıdan girince aşk pencereden uçar
- When poverty comes in at the door, love flies out at the windows
Yokluk kapıdan girince aşk pencereden uçar
- Where there is life there is hope
Çıkmadık candan ümit kesilmez.
- Once thief, always a thief
Alışmış kudurmuştan beterdir.
- Out of sight out of mind
Gözden uzak gönülden uzak olur.
- Prevention is better than cure
Tedbir tedaviden daha iyidir.
- Set a thief to catch a thief
Çivi çiviyi söker
- A rolling stone gathers no moss
İşleyen demir ışıldar
- There is no smoke without fire
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz
- They that live longest see most
Çok yaşayan çok bilir
- Time is money
Vakit nakittir.
- Two heads are better than one
El elden üstündür.
- Walls have ears
Yerin kulağı vardır.
- A word to the wise is enough
Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az
- My mother to be my wife
Anam Avradım olsun
- Come with ball my brother Come with ball
Topla Gel Abicim Topla gel
- Chicken translation
Piliç çevirme
- Leave the door december
Kapıyı aralık bırak
- Where is this waiter who I put
Nerede bu kodumun garsonu!…
- Clean family girl
Temiz aile kızı.
- Your hand is on the job your eye is on playing
Elin iste gözün oynaşta
- Sensitive meat ball içli köfte.
- Urinate quickly, satan mixes
Acele işe şeytan karışır
- There is no saturation to her observations
Onun Gözlemelerine doyum olmaz
- Man doesn’t become from you
Senden adam olmaz
- Enter the desk
Sıraya gir
- Look my ram, I’m an Anatolian child,If I put, you sit.
Bak koçum ben Anadolu çocuğuyum bir koyarsam oturursun
- Airplane out of the fart, say hi to that sweetheart
Osuruktan teyyare, Selam söyle o yare
- Master !! do something burning-turning in the middle
Usta !! Ortaya yanardöner bişi yapsana
- Exploded egypt has escaped to my bosphorus
Boğazıma patlamış mısır kaçtı
- In every job there is a no
Her işte bir hayır vardır
- She is such a mother’s eye girl
Çok anasının gözü bir kız
- I am tikcled pink that I have passed the exam
Sınavı geçtiğim için çok heyecanlıyım
- He eats like a pig
Çok fazla yemek yer
- He took it like a man
Olgun bir şekilde kabul etti
- He eats like a bird
Çok az yemek yer
- He drinks like a fish
Çok içki içer
- I slept like a dog
Çok güzel uyudum
- My brother runs like a wind
Kardeşim çok hızlı koşar
- My father is as bald as an egg
Babam kabak gibi keldir
- He has a memory like sieve
Hafızası çok kötüdür
- He came out smelling like a rose
Çok başarılıydı
- He lives like a king
Kral gibi yaşar
- She has a memory like an elephant
Hafızası çok kuvvetlidir
- She took it like a duck to water
Onun için çok doğaldı
- She looks like death warmed over
Çok gariban gözüküyor
- He treats me like dirt
Bana çok kötü davranıyor
- She treats me like a king
Bana kral gibi davranıyor
- He sticks out like a sore thumb
Herkes tarafından farkedilen birisi
- He works like a horse
Çok sıkı çalışır
- He has a mind like a steel trap
Çok zeki birisi
- He looks like a million
Harika gözüküyor
- He went on like a broken record
Kırık plak gibi konuştu
- She has something up her sleeve
Birşey planlıyor
- He swears like a trooper
Çok küfür eder
- She tells it like it is
Herşeyi olduğu gibi söyler
- It works like a charm
Çok iyi çalışır
- My mother wears the pants in the family
Evin hakimi annemdir
- The news spread like a wildfire
Haberler çok hızlı bir şekilde yayıldı
- The kids fought like cats and dogs on the street
Çocuklar sokakta kedi-köpek gibi kavga ettiler
- My girlfriend is as cute as a button
Kızarkadaşım çok güzeldir
- The teacher is hot under the collar
Öğretmen çok kızgındır
- A good friend would give you the shirt off his back
İyi arkadaş senin için herşeyi yapar
- We must tighten our belts now
Kemerleri sıkmamız lazım
- I have been hoodwinked
Aldatıldım
- That idea is old hat
Bu modası geçmiş bir fikir
- Guests are given the red carpet treatmen in Turkey
Türkiye?de misafirlere çok iyi davranılır
- Let’s go out and paint the town red
Hadi dışarı çıkıp şehrin altını üstüne getirelim
- I always look at the world through rose coloured glasses
Dünyaya her zaman pembe gözlüklerle bakarım
- When I bought a summer house she was green with envy
Yazlık ev aldığımda kıskançlıktan deliye döndü
- Don’t look so blue! Try to be optimistic
O kadar karamsar bakma! Biraz iyimser olmaya çalış
- John is a true blue friend
John çok sadık bir arkadaştır
- This money is my golden oppurtunity to buy a new car
Bu para yeni bir araba almak için altın gibi bir fırsat
- I don’t have a red cent
Tek kuruşum bile yok
- Mary talks like a blue streak
Mary çok konuşkandır
- He sees red whenever he loses the match
Ne zaman maçı kaybetse kendini kaybeder
- I am in a red
Boğazıma kadar borca battım